Hamileliği engelleyen 2 önemli neden
Miyomlar uterusun kas tabakasından kaynaklanan iyi huylu tümörlerdir. Çok büyüyüp rahatsızlık vermiyorlarsa tedavi edilmelerine gerek yoktur. Yıllık takipler yeterlidir. Çoğu durumda kanamaya, ağrıya, kısırlığa ve düşüklere neden olurlar. Tek tedavisi ameliyattır. Ancak ameliyatlar nadir de olsa rahme zarar verebilir. Bu özellikle bebek sahibi olmayı planlayan kadınlar için önemlidir. Miyomun yeri ve etkisine göre dikkatli bir değerlendirme yapıldıktan sonra ameliyat kararı verilir. Miyomları yerleşim yerlerine göre 3 gruba ayırmak etkilerini daha iyi anlamamızı sağlar.
Rahim iç boşluğunda yer alanlar (submukoza), rahim dışında büyüyenler (subseroz) ve rahim kas tabakasının içinde yani duvarında yer alanlar (intramural). Büyük veya küçük submukozal miyomlar hemen hemen her zaman sorun yaratır ve ameliyat zorunlu hale gelir. Subseröz lezyonlar genellikle sorun yaratmaz ve nadiren ameliyat gerektirir. İntramural olanların sorun yaratma ihtimali büyüklüklerine ve rahim boşluğuna yakınlıklarına göre değişmektedir. Bu nedenle ameliyatın yarar/zarar değerlendirmesini doktorların en çok zorlaştırdığı gruplar bunlardır. Kısırlık durumunda, miyomun rahim boşluğuna doğru büyümüş olması durumunda cerrahi müdahale zorunludur. Çünkü bebeğin tam buraya yerleşmesi gerekiyor. Neyse ki bu ameliyatlar histeroskopi ile de yapılabilmektedir. Bu yöntemle yapışma riski neredeyse yoktur. Ayrıca karın bölgesinde herhangi bir kesi yapılmadan günübirlik ameliyat olarak yapılabilmesi avantajına da sahiptir. Rahim dışında büyüyen miyomlara karar vermek zor değildir. Çünkü herhangi bir rahatsızlık yaratmaz ve ameliyat gerekse bile rahme zarar verme ihtimali yoktur. Doktorların karar vermesinin en zor olduğu şey, rahim kas duvarında büyüyen ve rahime baskı yapan miyomlardır. Başka bir rahatsızlığı olmayan ve tüp bebek ya da benzeri bir tedavi öncesinde kısırlık sorunu yaşayan bir kadında böyle bir miyom bulunursa ne yapılmalıdır?
Bir yandan gereksiz cerrahi müdahalelerden ve olası komplikasyonlardan kaçınmak gerekirken, diğer yandan da hamileliğin oluşumu ve devamı sırasında miyomun neden olacağı olumsuzlukların dikkatle değerlendirilmesi gerekir. Miyomun büyüklüğüne, endometriuma yani rahim iç zarına yaptığı basınca, daha önce başarısız tüp bebek denemeleri ve düşük olup olmadığına göre fayda/zarar oranı değerlendirilerek karar verilir. Endometriozis, bebeğin içinde bulunduğu ve rahmi kaplayan çok özel bir doku tabakası olan endometriyumun doğal yeri dışında bir yere yayılarak orada çoğalması anlamına gelir. Vücudun hemen hemen her yerinde görülebilir. Pek çok teori mevcut olmasına rağmen, bu yayılmanın nasıl meydana geldiği tam olarak bilinmemektedir. En sık görüldüğü yerler yumurtalıklar, rahim kanalları ve ardından bağırsak ve mesane gibi yakın organlardır. Rahmin kas tabakası içerisine yerleşmesine “Adenomyozis” adı verilmektedir. Hastaların doktora başvurma nedenleri genellikle kasık ağrısı, adet ağrısı ve cinsel ilişki sırasında oluşan ağrılardır.
Bazen bebek sahibi olamadıkları için başvuruyorlar. Endometriozis ve adenomiyoz rahim kanallarının ve duvarlarının doğal yapısını değiştirebilir. Çocuk sahibi olmak isteyen endometriozisli bir kadında öncelikle hastalığın tüpleri ve yumurta sayısını etkileyip etkilemediğinin değerlendirilmesi gerekir. Tüplerin durumunu ortaya çıkarmak için rahim filmi (HSG) çekilir. Yumurta sayısı, adet döneminizin başında yumurtalıklardaki küçük foliküllerin sayılması ve AMH testi yapılmasıyla belirlenir. Bebek sahibi olmak isteyen endometriozisli kadına ilaç tedavisi uygulanmaz. Çikolata kistleri gerekmedikçe ameliyat edilmez. Yumurta sayısını azaltan ameliyatın riski dikkate alınır. Op Dr. Numan Bayazıt, şöyle konuştu: “Tüpler kapalıysa tüp bebekle tedaviye devam edilir. Eğer yaş ileriyse ve yumurtalık sayısı azalmışsa tüp bebek yine ilk tercihtir. Çift gençse kanallar açılır. açık, kısırlık süresi kısa ve sperm sayısı normal ise aşılama (IUI) denenebilir.’ ‘ dedi.